Şifa ve lezzet kaynağı olan kuru nane, tarihin her döneminde mutfakların vazgeçilmezi olmuştur. İlk olarak Sümerler tarafından nezlenin en etkili çarelerinden biri olarak kullanılmıştır. Eski Yunanistan'da yorgunluğu aldığı için banyo suyuna karıştırılarak yaptığı aroma ve güzel koku sayesinde bedenin zinde olması sağlanmıştır. Anadolu'da ise mersin ağacı, armut, tarçın ve kuru nane karıştırılarak toz halinde tüketilmiştir. Ülkemizin hemen hemen her yerinde üretilen nane, her toprak türünde çok rahat yetişen bir baharat türüdür.

Anason tohumu, bir tutam lavanta çiçeği ve bir avuç nane 1 litre kadar suyun içine konulup bir gün bekledikten sonra kaynatılan karışım; iki üç gün sabah akşam birer fincan tüketildiğinde faydalıdır.

Lavanta çiçeği, bir avuç akdiken, ökse otu, oğul otu, portakal çiçeği ve bir tutam nane kaynatılıp demlenerek günde bir bardak tüketildiğinde faydalıdır.

Bir avuç akdiken, yarım avuç papatya, lavanta çiçeği, ada çayı ve bir miktar kuru nane 2 litre su içine konur. Bir gün bekletildikten sonra kaynatılıp dolaba konur. Dolaptan çıkarılarak günde bir iki fincan tüketilmesi, ortada kronik bir sorun yoksa baş dönmesini ortadan kaldırır.

Fesleğen, kuru nane, biberiye ve maydanoz yaklaşık 1 litre suyun içinde kaynatılır. Demlendikten sonra süzülerek tüketilir. Genelde yemeklerden hemen sonra 1 fincan tüketilmesi oldukça faydalıdır. Ancak karaciğer hastalıkları ciddi rahatsızlıklar olduğundan bu karışım yapılmadan önce doktorun onayı alınmalıdır.

Kavrulmuş unla karıştırılan nane, bir merhem gibi sürülünce sivilce oluşumunu önleyen bir etki gösterir.

Kuru nane, hem mutfakta hem de sağlık alanında geniş bir kullanım yelpazesine sahiptir. Düzenli ve bilinçli kullanıldığında sağlığa pek çok fayda sağlar. Ancak her bitkisel üründe olduğu gibi, bu faydaların kişisel sağlık durumunuza göre değişebileceğini unutmayın ve ciddi sağlık sorunlarında mutlaka bir uzmana danışın.